Alman tarihi içerisinde önem arz eden politikalardan biri olan Weltpolitik kavramını, Osmanlı Devleti, Bismarck ve II.Wilhelm üzerinden değerlendirdik.

Weltpolitik kavramını kısaca açıklamak gerekecek olursa, Almanya’nın Bismarck sonrası dış politikasına verilen genel bir isim olarak açıklayabiliriz. Özünde dünya siyasetinde ırksal üstünlüğe dayanan ve Sosyal Darwinizm’e inanan Weltpolitik siyaseti, 1890-1914 yılları arasında Almanya’nın dış politikasında sürdürdüğü agresif siyaseti anlatır.

Öncesi ve Sonrasıyla Weltpolitik

Aslında her şey Bismarck‘ın 20 Mart 1890 tarihinde görevinden istifa etmesi ve Alman siyasetinden ayrılması ile başladı. Bismarck dönemi itibariyle politikada Almanya’nın yerine oturmuş bir durumda olduğu fikri benimsenmiş ve statükoyu koruyan bir Almanya oluşturulmuştur. Hatta Balkanlar’da yaşanan mücadelenin bir tek Pomeranyalı askerin hayatına değmeyeceğine dair sarf ettiği sözler bunun en net kanıtı niteliğindedir.

Ancak 1890 yılında Bismarck‘ın Alman siyaset sahnesinden çekilmesi ile birlikte Weltpolitik‘in etkinliği göze çarpar bir hal alır. Çıplak gücün dış dünyayı şekillendirdiğine inanan Weltpolitik yanlıları, Kayzer II.Wilhelm’in de desteğiyle söz sahibi olmaya başladılar. Onlara göre şuan dünyada Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Rusya tüm gücü ellerinde bulunduran devletler ve Almanya da bunları esas alarak kendisini geliştirmelidir. Yani bir başka deyişle Almanya’nın da sabit statükoyu korumaktan vazgeçip dünya üzerindeki egemen güçlere rakip olması gereklidir. Bu amaçla harekete geçen Almanya ise diğer emperyal güçler gibi dünya üzerinde farklı sömürgeler elde etmeye başladı.

Alman Weltpolitik Siyaseti ve Osmanlı Devleti

Bismarck devrinde mesafeli olan Osmanlı-Alman ilişkileri de Weltpolitik devri ile birlikte tekrar alevleniyor, Almanya Osmanlı Devleti’ni daha iyi anlamaya çalışıyor. Kayzer II.Wilhelm’in tahta çıktıktan sadece 1 yıl sonra Osmanlı Devleti’ni ziyaret etmesi bu anlamda dikkatleri çekiyor. Ayrıca Kayzer, “Sultan ve dünyanın her tarafına yayılmış olan 300 milyon Müslüman bilsin ki Alman İmparatorluğu kendilerinin dostudur.” sözü ile de İslam dünyasının takdirini kazanıyor. Özünde bu davranışları Weltpolitik siyasetinin bir sonucu olarak görebiliriz. Zira Osmanlı Devleti askeri ve ekonomik açıdan diğer devletlerden zayıf durumda olsa bile Almanya Osmanlı’nın hitap edebileceği büyük kitlenin farkına varmıştır diyebiliriz. Çünkü elde ettiği sömürgelerden edindiği ham maddeler ile üretime geçen Almanya için büyük bir pazar ihtiyacı da başlamıştı ve bu durumda Osmanlı Devleti iyi bir seçenek olarak görünüyordu.

İlgili resim

Aslında büyük ölçüde Alman çıkarlarının korunması ve gözetilmesi, Almanya’nın emperyal güçlerle yarışabilmesi amaçlı bir politika olan Weltpolitik, özellikle Dünya Savaşı’nın tarihini değiştiren önemli bir siyaset olarak karşımıza çıkmakta. Tabii olarak buradan da şu soruyu çıkarmaktayız ki o soru Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı’na Osmanlı Devleti ile girmesi Weltpolitik siyasetinin bir sonucu muydu?

Kategori:

Henüz yorum yok

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.